Yapay Zekânın Siber Güvenlikteki Devrimi: Dost mu, Düşman mı?
Yapay Zeka

Yapay Zekânın Siber Güvenlikteki Devrimi: Dost mu, Düşman mı?

12 May 2025 Ali Kesik


Yapay zekâ (YZ), artık sadece bilim kurgu filmlerinde değil; hayatımızın, sistemlerimizin ve hatta güvenlik protokollerimizin merkezinde. Ancak bu teknolojinin siber güvenlik alanındaki yükselişi, beraberinde hem büyük fırsatları hem de tedirgin edici riskleri getiriyor. Peki, YZ siber güvenliğin kahramanı mı, yoksa yeni nesil siber tehditlerin en güçlü müttefiki mi?

1. Yapay Zekâ: Yeni Nesil Güvenlik Duvarı

Geleneksel güvenlik sistemleri genellikle imza tabanlıdır ve daha önce tanımlanmış tehditlere karşı çalışır. Fakat günümüzde her 39 saniyede bir siber saldırı gerçekleştiği gerçeği düşünüldüğünde, önceden tanımlanmış tehditlerle sınırlı kalmak artık yeterli değil.

İşte burada yapay zekâ devreye giriyor.

YZ, ağ trafiğini sürekli analiz ederek normalin dışına çıkan davranışları tespit edebilir. Anomali tespiti, tehdit istihbaratı, otomatik yanıt sistemleri… Bunlar, bir güvenlik uzmanının rüyasını süsleyen özellikler. Örneğin:

  • Makine öğrenmesi, zararlı yazılımları davranışlarına göre sınıflandırarak sıfır gün tehditlerini yakalayabilir.

  • Doğal dil işleme, dark web’deki tehditleri izleyerek potansiyel saldırılar hakkında önceden bilgi toplayabilir.

  • Otonom yanıt sistemleri, insan müdahalesine gerek kalmadan saldırıya anında yanıt verebilir.

2. “Yapay Hackerlar”: Tehdidin Yeni Adı

Ama işler burada bitmiyor. Yapay zekânın bu yetenekleri sadece savunma amaçlı değil, saldırı tarafında da kullanılabiliyor.

Bugün tehdit aktörleri:

  • YZ tabanlı otomatik kimlik avı e-postaları üretiyor,

  • Captcha geçebilen botlar kullanıyor,

  • Ve hatta yapay ses klonlaması ile sosyal mühendislik saldırılarını güçlendiriyor.

2024'te yapılan bir saldırıda, bir CEO'nun sesinin yapay zekâ ile klonlanarak muhasebe ekibine sahte ödeme talimatı gönderildi. Hasar? 243.000 dolar.

YZ artık sadece bir araç değil, aynı zamanda bir “aktör”.

3. Savunma ve Saldırı Arasında Bir Satranç Oyunu

Siber güvenlik artık bir satranç tahtası. İki taraf da yapay zekâdan güç alıyor ve sürekli birbirine karşı hamle yapıyor. Bir taraf tehditleri tespit etmek için modeli eğitirken, diğer taraf bu modeli “kandırmak” için adversarial örnekler oluşturuyor.

Bu durum, özellikle adversarial machine learning (karşıt makine öğrenmesi) gibi yeni alt alanların doğmasına neden oldu. Ve belki de siber güvenliğin geleceği, bu iki yapay zekâ modelinin “birbirine karşı eğitilmesi” ile şekillenecek.

4. İnsan Faktörü: Yapay Zekânın En Zayıf Noktası

Ne kadar otomasyon yapılırsa yapılsın, siber güvenlik hâlâ büyük ölçüde insan davranışlarına bağlı. Yapay zekâ, kullanıcı hatalarını sıfırlayamaz. Tam aksine, bazen onları daha da görünmez hale getirebilir.

Bu nedenle, “insan” faktörü eğitilmediği sürece, YZ tabanlı en gelişmiş sistemler bile kırılabilir. Tıpkı modern bir kale gibi: Ne kadar yüksek surlarınız olursa olsun, içeriden biri kapıyı açarsa tüm savunma boşa gider.

5. Gelecek: Yapay Zekâ Güvenlik Danışmanınız mı Olacak?

Yapay zekâ, SOC (Security Operations Center) ekiplerinde bir çalışan gibi görev alıyor. Alarm yorgunluğunu azaltıyor, önceliklendirme yapıyor, hatta bazı kararları tamamen kendi alıyor.

Yakın gelecekte her güvenlik ekibinin bir YZ asistanı olacak. Hatta belki de bu asistan, bir gün insan müdahalesine ihtiyaç duymadan sistemleri yönetecek kadar gelişecek.

Ama o zamana kadar, ona güvenmeyi değil, onu anlamayı öğrenmemiz gerekiyor.

Son Söz: “Yapay Zekâ Tarafsızdır, Kullanıcısı Değil”

Yapay zekâ, bir çekiç gibidir. Onunla bir ev de inşa edebilirsin, bir cam da kırabilirsin. Siber güvenlik dünyasında bu denge, teknoloji kadar etik değerler, eğitim, ve denetim ile de korunmalıdır.

Bu savaşta kazanan taraf olmak istiyorsak, YZ’yi sadece kullanmakla kalmamalı, onu yöneten zihinler olarak kalmalıyız.

Blog Yazılarına Dön